Parapsikoloji hakkında

İnançlar sorgulanıyor

Robert Jahn; "Kafalarımız bilinen evrenin dışındaki bilinç dalgalarını alabilen televizyonlar olarak düşünülebilir." diyor. Bilim yakın geçmişin tartışmalı taslak bilimi olan Parapsikoloji´yi artık modern metodlarla araştırıyor. Olaylar, artık o kadar inandırıcı değil aksine kuşku verici. Ama yine de açıklanamayan olaylar var. İşte 2009´un parapsikolojisi...
 

"Düşünceleri beynime yaymaya çalışıyorlar. İnanın, yemin ediyorum ki ben deli değilim. Gözüme yerleştirilen masa tenisi toplarıyla bir budalaya benzediğimi dşünüyorum. Kırmızı renkle ışıklandırılmış, pembemsi ince bir dumanla dolu küçük bir odadayım. Kafamdaki kulaklıklardan gelen ses bir annenin sesi kadar müşfik ve rahatlatıcı; ellerim ısınıyor ve kurşun gibi ağırlaşıyor. Alnımda bir serinlik var. Ses; ´Tamamen rahatladınız´ diyor. Sonra bir dalga sesine dönüştüyor. Kendimi, zar gibi bir koza içinde korunan, rahimdeki bir cenin gibi hissediyor ya da öyle hayal ediyorum. Aslında ben bir Ganzfeld Deneyi´nin konusuyum. Almanca´da "tüm alan" anlamına gelen Ganzfeld, kendimi içinde uçuyor gibi hissettiğim sonsuz boşluğu simgeliyor. Deney, insanların uyurken ya da uykuya yakın oldukları anlarda ortaya çıkan psişik olayları incelemeleye dayandırılmış. Psişik sinyallerin gündüz saatlerinde çevreden gelen ve uyanık aklın özgün gürültüleri tarafından engellendiği düşünülüyor. Parapsikolog Cheryl Alexander diğer bir odadaki kontrol panelinde oturuyor. Alexander herhangi bir hayali tanımlayacağımı ya da kafamda toplanan kelimeleri tekrarlayıp tekrarlayamayacağımı soruyor. İletişimi sağlayacak sistemi kullanan Steinmetz ve Alexander´a bir mikrofon yerleştiriyorlar. Şu anda hiçbirşey görmüyorum."

 

Parapsikoloji inanç değil bilgidir

"PSI İnanç Değil, Bir Bilgidir..."
 

Rhine Araştırma Merkezi´ne gitmek için ne bir inanan ne de bir alaycı olmanız gerekmiyor. Amerikalı´ların % 60´ı gibi bir agnostik olmanız yeterli. Şimdi yine deneye geri dönelim; "Kırmızı ışıklı küçük bir odada ipuçlarını bulabilecek miyim? Şu ana kadar görüş alanımdan sızanlar izlenmeye başlandı. Örümceğe benzer kaşlar, memeli hayvan yüzleri.Kıllı, örümcek ve maymun karmaşaları. Kafamdan güzel diye geçiriyorum. Kürklü ama gözleri bir maymuna benziyor ama bu ne? Yarasa ya da bir fare. Bir de havuç var, ayıklanmış ama yapışkan. Peki, bunlar nedir? Yarım saat sonra Alexander kulaklıklardan konuşmaya başladı. Şimdi gözlerini açabilirsin dedi. Bir video monitöründeki imajlar serisinden bir tanesini seçmeliyim. Steinmetz´in beni yollamaya çalıştığını düşünüyorum. İlk resim altın bir aztek maskesini gösteriyor. İkincisinde, bir bahçede duran bir adam ve bir kadının birbirlerini yakmaya çalışmaları. Kalbim hızla çarpıyor fakat bekledim. Dördüncü resim iki adamın boynuzlarla oynamasını gösteriyor. Kedi ve fareyi tekrar görüp göremeyeceğimi sordum. ´Belki yanlış yaptım´ dedim. Fakat Steinmetz, kıllı yaratıkların resmini sallayarak içeri girdiğinde o kadar çok şaşırmadım. Rhine Araştırma Merkezi´nin şefi parapsikolog Richard Broughton titizlikle düzenlenmiş bürosunda ´Ben PSI´ye inanmıyorum" diyor ve "Bu bir inanç meselesi değil, bilginin özüdür´ diye ekliyor."

 

Rhine dosyası-Parapsikolojinin doğumu

Bir avuç İngiliz bilim adamı, Ruhsal Araştırma Grubu´nu (SPR) oluşturduklarında bilimadamları 1882´den beri PSI ile ilgili bilgi topluyorlardı. SPR deneylerini yürüttü ve ünlü Madam Blavatsky de dahil olmak üzere, birçok medyumu dolandırıcı olarak gösterdi. Sonra 1922´de Chicago´da Sherlock Holmes´in yaratıcısı Sir Arthur Conan Doyle tarafından yapılan "Ruh Bilimi ve İspritizma"yla ilgili bir konferansta Doyle, Joseph Banks Rhine ve eşi Louisa´nın bitki bilimi üzerindeki çalışmalarından esinlendi. Rhine´lar PSI araştırmalarını kontrol edilmiş deneyler ve istatistik grafiklerle bir laboratuar bilimine dönüştürdüler. Parapsikoloji terimini ise disiplinlerini tanımlamak için buldular. Sonunda parapsikologlar kuşkucuların eleştirilerine cevap olarak metodlarını geliştirdiler. Bilgisayarlar, hataları ve sahtekarlık olasılığını azaltmak amacıyla, Ganzfeld deneylerindeki görüntüleri seçerek kullanmaya başladılar. Parapsikoloji hiçbir zaman çingene çadırı havasına girmedi ve periodik olarak ortaya çıkan dolandırıcılık skandallarından etkilenmedi. Özellikle de parapsikolojinin en büyük düşmanı olan ve yakaladığı şarlatanları nefes almadan sergileyerek, herşeye herkese saldıran Amerikalı illüzyonist James Randi, sonunda 1983 yılında St. Louis PSI laboratuarına girenlerden ikisinin arkadaşı olduğunu açıkladığında Parapsikoloji rahat bir nefes aldı. 

 

ABD hükümeti´nin parapsikolojiye ilgisi

Parapsikolojinin yeniden dirilmesine yardımcı olan şey bir şans eseri olarak ortaya çıkan skandaldı. Kasım 1995´de Amerikan Hükümeti 20 yıldır Pentagon´un ve bazı istihbarat örgütlerinin PSI deneyleri yaptıklarını ve medyumları casus olarak kullandıklarını kabul etti. Olay öylesine eğlenceli bir hale dönüştü ki, Jay Leno ve David Letterman bol malzeme elde ettiler. Kongre raporunu okuyanların gülmeleri için yeterli neden vardı. İstatistik uzmanı Jessica Utts ile seçkin profesyonel kuşkuculardan birisi olan psikolog Ray Hyman tarafından yönetilen inceleme komitesi, medyum-casus olayı patlak verirken ortaya çıktılar. Utts; "Standartların kullanılması bilimin diğer alanlarına uygulandı. Psişik konular için durum bilimsel olarak kanıtlanmıştır." derken Hyman buna katılmıyor fakat psişik yeteneklerin olduğundan daha iyi göründüğünü kabul ediyordu. Daha fazla kanıtın ortaya çıkmasıyla, casusluk konusuna gülenlerin sayısı azalmaya başladı. Maryland´de Fort Meade´deki tek katlı evde ve California, Menlo Park´da bir laboratuarda yapılan deneylerde, medyumlar Severodvinsk´de inşa edilen bir denizaltının varlığından ve söz ederek, Lop Nur´daki nükleer testleri tarif ettiler. Zaire´ye yönelen Sovyet savaş uçağını ve Moskova´daki Amerikan elçiliğinin bitişiğinde elçiliği dinleyen kuruluşu anlattılar. Bütün bunlar doğruydu. 

 

Casusluk ve DDA

ABD Casusluk Amacıyla Ruhçuları Kullanıyor
Associated Press San Francisco 29 Kasım 1995 20 yıldır, ABD´nin normalötesi güçlere sahip ajanları kullanarak, Libya Lideri Muammer Kaddafi´yi yok etmeye çalıştıkları, Kuzey Kore´de plutonyum aradıkları ve uyuşturucu bağımlılarına yardım etmeye çalıştıkları konuşuluyor ve sonunda CIA ve öteki yetkililer tarafından resmi açıklama yapıldı.

Duyu Dışı Algı (DDA) casusluk operasyonlarına "Stargate-Yıldız Kapısı" kod adı verilmiş ama güvenilmezliği hala sürüyor buna karşın üç medyumik ruhçunun Fort Meade dışında CIA´in programı doğrultusunda çalıştıkları bildiriliyor. Program, görevlilerden Oregon Üniversitesi´den Prof. Ray Hyman´ın açıklamasına göre Hükümet´e 20 milyon $´a malolmuş. Hyman, DDA yeteneklilerinin özellikle uzaktan kontrolda çok başarılı olduklarını ve uzak yerlerden bilgi sağlayabildiklerini de belirtiyor. Söylentiler doğrulanmakta; 1986´da Kaddafi´yi öldürmek amacıyla Libya´nın bombalanmasının öncesinde, altı DDA yeteneklisi Libya liderinin yerini bulmak için görevlendirilmişti. Aynı ekip, 1994´de Kuzey Kore´de çalınan plutonyumun ve kaçırılan General Dozier´in İtalya´daki yerini bulmayı başardı. Kaddafi bombalamadan yara almadan kurtuldu, Kızıl Tugaylar tarafından kaçırılan Dozier ise, 42 gün sonra İtalyan polisi tarafından kurtarıldı yani DDA´cılar tam anlamıyla başarılı olamamışlardı ya da yeterli değildiler.

Haberlere göre, polis birçok kez bu yoldan yardım aldı. Yapılan çalışmaların zaman zaman başarılı olduğu belirtiliyor. Hyman kuşkucu, ortağı olan California Üniversitesi´den Prof. Jessica Utts ise, çalışmaların umut verici olduğu düşüncesinde. Hyman şöyle diyor; "Vardığım sonuçlar kesin kanıtlar taşımıyor ama bu insanlar hükümete yardımcı olmak için birşeyler yapıyorlar." Utts, yeteneklilerin başarı oranının % 15 olduğunu belirtiyor. Bazı testlerde ise, üçte iki oranda doğru sonuçlara ulaşılıyor. Utts; "Sanırım, başka zekalarla buluştuklarında bu insanlar daha etkili oluyorlar." diyor. CIA sözcüsü Mark Mansfield de, "Stargate" projesini ve çalışmaları doğruluyor yapılan açıklamada şöyle diyor; "CIA parapsikolojik fenomenlere kabul edilebilir programlar çizgisinde saygı duyuyor. Özellikle uzaktan kontrol ve duyu üzerinde duruyoruz. sonuçta bunun anlamı, kullanılabilir düzeyde zihinsel bir toplum demektir."

Mansfield, CIA´in 1970´lerde bu çalışmaların ilk finansörü olduğunu ama o yıllarda umut vermediğini fakat daha sonra işe Savunma Bakanlığı´nın karıştığını da belirtiyor. Her alandaki araştırmacılar, DDA yeteneklilerini kabul ediyorlar ama güvenilir bulmadıklarından tek başına yeterli görmüyorlar. Ama Utts, istatistik sonuçların, çalışmaları sürdürmek için güven verici olduğunu ısrarla vurguluyor. Sonucu zaman gösterecek...

 

Süper Gizli Ajanlar Hazırlanıyor...

CIA ve Duyu Dışı Algılama Süper ajan James Bond´u çok gerilerde bırakacak Pşisik Ajanlar iş başında mı? Bond´un teknolojik üç kağıtçılığının çok ötesinde bu ajanlar, beyin güçlerini kullanabiliyorlar. CIA, 1995 yılında yayınladığı bir raporla 24 yıldır yapılan çalışmaları resmen açıkladı ve rapor şimdilerde yorumlandı ve görüşler belirtilerek bilimsel yayınlarda yer aldı. Evet, CIA süper ajanlar peşinde ama daha da ötesi süper algıya sahip insanlar gerçekten varlar. Kaynak: Marsha Sims, Journal of Scientific Exploration Dergisi Editörü ve CIA ESP Programı´nın önceki yöneticilerinden.
 

Uluslararası bilimsel yayınların en önemlilerinden olan "Journal of Scientific Exploration" a göre, 24 yıldır tartışılan bir konu açığa çıktı. Yani ABD´de de CIA tarafından yönlendirilen SRI ve SAIC adlı kuruluşların kontrolunda, çeyrek yüzyıldan beri ESP yanı Duyu Dışı Algılama deneylerinin sürdürüldüğü onaylanmakta. Deneylerin sponsorluğunu resmen ABD Hükümeti karşılamakta. Resmi raporlarda programın California Üniversitesi´den Prof. Jessica Utts ile Oregon Üniversitesi´den Prof. Ray Hyman´ın yürüttükleri anlaşılıyor. 24 yıl evvel deneyleri başlatanlar ise Parapsikoloji´nin çok önemli üç ismi; Dr. H. E. Puthoff, Dr. Edwin May ve Russell Targ. Gerek Puthoff gerekse de Targ, çalışmalarına "Scanate" adıyla kodlamışlar ve Soğuk Savaş yıllarında, SSCB korkusuyla herşeyin gizli tutulmasından yararlanmışlardı. Oysa, SSCB´de Parapşisik ajanların keşfedilmesi, yetiştirilmesi ve göreve yollanması çalışmaları 50´li yıllardan beri sürdürülüyordu ve artık SSCB´nin olmadığı günümüzde sırların ilk ortaya çıktığı yer Semipalatinsk adlı kent oldu. Sovyetler´lerin bu yöndeki çalışmalarından ilk kez uydu aracılığı ile yapılan gözlemler sayesinde kuşkulanılmıştı. 

 

CIA neyin peşinde?

May´ın raporlarındaki deneysel kalıcı ve sınıflandırılmış veriler hala şiddetle tartışılsa da, gerçekte tümüyle yüksek kaliteli verilerdir ve özellikle tanıklıklar güçlüdür. Yani medyatik kaynaklı sınıflandırılmamış ve kasıtlı bireysel iddiaların çok ötesinde ve bilimseldirler. Aslında politik etkiler çok fazla etkilidir, programı hırpalamak için birçok saçma varsayım örnek olarak kullanılmış ve raporlar öğütülmeye çalışılmıştır. Bu yaklaşım, CIA´in gizlilik çabalarını açıklayabilir ve aynı zamanda da Utts´un resmi Kongre soruşturmalarındaki çizdiği sonuçların genel hatlarıdır. Nihai olarak iki şeye ulaşırız; CIA yani ABD´nin en önemli üç gücünden birisi ve dünyanın en kudretli gizli servisi bu konuda ciddidir ve büyük fonlar kullanarak insanüstü yetenekleri elde etmek amacındadır. Nasıl kullanılacağı ise bir başka tartışma veya araştırma konusudur. İkincisi ve daha önemlisi ise, bazı insanlarda Duyu Dışı Algı´nin varlığı gerçektir ve bu gerçeklik bilimsellik çizgisindedir. Ve böylece herşeye karşı çıkmayı saplantı haline getirmiş bilim adamlarına sormak gerekir; bunlardan haberiniz var mı?

 

CIA deney raporları

Sonuçlar 80.000 Sayfa Tutuyor

Temmuz 1995´de CIA sınıflandırılmamış belge olarak tanımladığı 270 sayfalık bir deney raporunu resmen yayınladı. Uygulanan programlara; "Grill Flame-Izgara Alevi", "Sunstreak-Güneşışını", "Center Lane-Dar merkezi yol" ve "Stargate-Yıldızkapısı" gibi isimler verilmişti. Her ne kadar Puthoff and Targ´ın çalışmaları zaman zaman basının dikkatini çekmiş ise, etki fazla değildi çünkü küçük bütçelerle çalışılması nedeniyle olay önemsenmemişti. Ama 1986-1995 arasında May´ın yürüttüğü büyük bütçeli çalışmalar yeterince dikkat çekti. Puthoff-Targ ekibinin inşa ettiği temelin üzerine çok yoğun bir çalışma oluşturan ve sayısız yeni deneylere yönelen May´ın ekibi uygun değişkenleri tanımlamaya çalışarak, uzay ve zamana bağımlılığı keşfetmeye uğraştılar. Buna karşın bazı medyatik kaynaklar, yapılan çalışmalarda elde edilen sonuçların toplanarak, "Scientific Oversight Committee" yani "Bilimsel Algıötesi Komitesi" tarafından denetlendiğini ve geliştirildiğini yazdılar. Komite´de Nobel Ödüllü uzmanlar, emekli generaller, uluslararası üne sahip istatistikçiler, psikologlar, nöroşirürji uzmanları ve astronomlar bulunuyordu. Tahminlere göre programın sonuçları 80.000 sayfalık bir döküman paketini oluşturuyordu.
 

Kızdıran sonuçlar

80´lerin ortalarında başlayan Psişik telefon hatları, yaklaşık bir milyar dolarlık ciro sağlamıştır. Bilinmeyenin uzmanları, tabletler, geleceği öngören mistikler, yayıncılar, işletmelerde ve araştırmalarda PSI´nin faydalarını anlatan "The Executive Mystic" gibi çok sayıda satılan kitapları ortalığı karıştırdılar. Bu yılın en çok satılan kitabı telepatik olarak ölülerle konuştuğunu iddia eden bir adam tarafından çıkartılan kitaptı, Web siteleri, görünmeyenleri görme kudretini veren kursların reklamını yapmakta. Siber Çağ terimi ayrı bakış açısıdır. İstatistikler ruhsal bilinmeyene inanan nüfusun genelin üçte ikisine yükseldiğini gösteriyorlar. Milyonlarca insan bir visa kartıyla ruhsal güçlere ulaşabileceğini umuyor. Bu yükseliş, kıyametten önceki bin sene kuruntularıyla, Yeni Çağ hareketinden momentinden doğuyor. Fakat parapsikoloji bazı şaşırtıcı gelişmeleri yansıtıyor. Bu gelişmeler, konuya meydan okuyarak alay edenleri yanıltıyor, şaşırtıyor ve kızdırıyor."
 

 

 

Yeni yorum gönder

CAPTCHA
Bu soru sayfayı dolduranın bir otomatik program olmaması için düzenlenmiştir.
17 + 0 =
Sorunun cevabini yazin. Orn: 1+3 icin 4 yazin