Koltuktan Kalkmadan



 


Koltuktan Kalkmadan

Banu Nirun
 
Ana haber programında, İstanbul'un Akıllı Evleri'nden birini gezdi muhabir bu akşam. Üç katlı villanın içinde, 10 saniyede inilebiliyordu alt kata asansörle. Elinde, kurabiye kutusu büyüklüğünde bir panel, müzikten güvenliğe her şeye tıklayarak ulaşılabildiğini anlattı. "Oturduğunuz koltuktan kalkmadan, bu evi yaşamak mümkün!" ifadesiyle nihayetlendi haber.

Birkaç gün önceki haber ise  stresten, hareketsizlikten ve fast food beslenme alışkanlığından kaynaklanan obezite, şişmanlık, kalp - damar rahatsızlıkları gibi hastalıkların başta Amerika olmak üzere tüm dünyada oranının arttığı konusu ile hazırlanmıştı.
Teknolojiyi ve gelişen teknolojinin insan hayatını nasıl kolaylaştırdığını kabul ve tasdik ediyorum. Misal tıptaki gelişmeler. Kılcal damarların içine  girilebiliyor mikro kameralarla. Tedavi olanakları neredeyse mucizeler yaratıyor. Gurur duyuyorum, mutlu oluyorum  her teknolojik keşifle.

Fakat düşünüyorum, ''teknolojik kirleri'' çıkartmak için gereken teknoloji mucizesi "kir sökücüleri" satın alırken... Teknolojinin konfor getiren mucizeleri cep telefonumu, bilgisayarımı kullanırken düşünüyorum. Onlar yokken ruhsal iletişimin varlığına imkan tanıyan zihinsel esnekliğimiz vardı.  Fizikötesi diye adlandırılan insanin en temel yeteneklerinin ispatlanabilmesi için laboratuar deneylerine ihtiyaç yoktu. Çok ağır hastalıkların tedavisi için parmak kameralarla damarları araştırmaya çabalamak yerine zihnin parmaklarını ruhun damarlarında araştırmaya göndermek daha kolaydı.
Ekselansları teknolojiyi, sürahi gibi bir araç olarak kullanmak yerine su gibi  hayati bir ihtiyaç haline  getirdik.Teknolojik kirlerimizi teknolojiyle çıkartmaya, teknolojik hastalıklarımızı teknolojik keşiflerle iyileştirmeye çabalar olduk. Teknolojiyi öyle sevdik ki ellerimizin yerini mauselar, parmaklarımızın yerini klavye tuşları aldı. Ve o çok sevdiğimiz teknolojiyle ölçüp biçip ispatlamaya çalıştık elle dokunarak ya da yalnızca düşünce gücünü kullanarak gerçekleştirilebilen ruhsal şifanın varlığını.
 
Ruhumuz, eşini teknolojiyle ararken web ortamında, ruhumuzun müziğini bir tıkla indirirken harddisklerimize, zihinlerimizin mahsullerini elektronik postalarla paylaşırken hepimiz, ruhumuzun linkini tıklamaya çalıştığımızı fark edemedik çoğu zaman. Bedenimizi forma sokmak için bir tıkla egzersiz aletleri satın alıp bir başka tıkla fastfood siparişi verirken, kabahati ya teknolojiye yükledik ya strese.
 
Eski bir şarkı, gözler kalbin aynasıdır, der. Eller ve ayaklar ruhun teknolojik uzantılarıdır. Akıllı  evleri yaratıp içinde yaşamayı seçebilen biz dehalar, ruhun teknolojisini kullanmayı seçtiğimizde, ne stresin olacak vebal ne de teknolojinin.
Bir gün ana haberlerin şöyle bir başlıkla açılmasına niyet ediyorum:

Ruhun koltuğundan kalkmadan bu hayatı yaşamak mümkün!
 

 


Yeni yorum gönder

CAPTCHA
Bu soru sayfayı dolduranın bir otomatik program olmaması için düzenlenmiştir.
1 + 6 =
Sorunun cevabini yazin. Orn: 1+3 icin 4 yazin