Dünyanın en büyük kahini; Nostradamus

Nostradamus kimdir?

Nostradamus karşıtlarının başında yüzyılımızın başlarında yaşayan özellikle de Okült çalışmalarıyla tanınan araştırmacı Colin de Plancy gelir, "Cehennemin Sözlüğü" adlı kitabında Kahin´i katı biçimde eleştirir. Plancy´e göre Nostradamus, doktorluktan sıkılmış ve çok para kazanabileceği bir alan olan falcılığı seçmiştir, yaşadığı çağ bunun için çok uygundur. Aslında hiçbirşeyi önceden bilememiş ve halkı aldatmıştır. Plancy, kehanetlerin takvimsel olduğunu da iddia eder yani bin yalandan bir gerçek çıkar, o da yakıştırma veya safça bir inanç olabilir.Üstelik, kehanet yapılamaz çünkü gelecek diye birşey yoktur zira henüz yaşanmamıştır.

 

Nostradamus ile ilgili iddialar

Bu iddialar öncelikle mantıklı görünürler hatta savunulmaları dahi mümkündür ama biraz ciddiyetten sonra safça ve amatörce oldukları hemen farkedilir. Bir kere Nostradamus´un yaşadığı dönemin özellikle falcılık için en uygun çağ olduğunu söylemek mümkün değildir, aksine bugün çok daha uygun bir çağdır. Astroloji ve diğer Okült konular günümüzde daha etkin ve popülerdir. Unutulmamalı ki, Kahin´in yaşadığı çağda Engizisyon gibi öldürücü bir bela da vardı, günümüzde hala izleri ve meraklıları kalsa da, artı insanlar yakılmıyorlar. Öte yandan Nostradamus´un doktorluktan sıkıldığını söylemek saçmalık olur, yaşamı hakkında burada okunanlar gerçektir ve bu yaşam öyküsünün içinde inanılmaz güç, olağanüstü bir tıp adamının muhteşem başarıları ve kariyeri görülür. Günümüzde yaşasaydı Nostradamus´un Nobel´e aday gösterilmesi kaçınılmaz bir sonuç olurdu. Takvimsel kehanet iddiasına gelince önümüze bilim çıkar, istatistik ve endüstriyel ve hatta politik varsayımlar ve planlar karşımıza gelir. Hangi metodu kullanırsanız kullanın sonuçta bir tahmin sanatı vardır, bir köşe yazarı ortamı gözleyerek, veriler toplayarak, geçmiş deneyimlerini kullanarak geleceği tahmin eder ve uyarılarda bulunur. Doğru tahminler onu başarılı kılar oysa yaptığı kehanetten başka birşey değildir. Nostradamus´un metodlarını tabii ki tam olarak bilemiyoruz ama 430 yıl kadar evvel yazılan bir kitapta, Hister ve Franko adlı iki liderden, Yeni Dünya´daki (ABD) üç K kardeşlerden (Kennedy´ler), Ay´ın yüzüne inileceğinden ve bundan öteki büyüğün üzüleceğinden (ABD VE SSCB), bir kralın gözü delinerek öleceğinden ve 1666 tarihi verilerek Londra´nın yanacağından söz ediliyorsa ve bunlar gibi daha birçoğu gerçekleşmişse oturup düşünmek gerekir. Burada bilinmeyen, gizemli bir olay vardır ve sonuç olarak da ille de herşeyi sınırlı bir mantık çerçevesinde anlamamız da gerekmez. Macar araştırmacı İonescu, Nostradamus´un geleneksel evrensel düşünce temsilcisi olduğunu, kullandığı dilin Yahudi gizemciliğinin alfabesi olan Kabbala yorumunda geçerli olan gizli bir dil olduğunu ileri sürer. İonescu, Kahin´in simya çalışmalarını da incelemiş ve bunları resimleyerek yorumlar aramıştır, sonuçta onun çok iyi bir etimolojist, astrolog, astronom ve tarihçi olduğunu belirtirken özellikle de "Centuries"in son bölümlerinin İncillerden biri olan Aziz Yuhanna veya St John İncilinin Apokalips yani "Kıyamet" bölümünden yola çıkılarak yazıldığını ekler.

Fiziğin babası, yerçekiminin bulucusu Newton, "Centuries" uzun yıllar incelemiş ve aramıştır. Büyük Goethe ölümsüz eseri Faust´da "Fırla kaç, buradan geniş evrene çık, Nostradamus´un eliyle yazdığı bu büyülü kitabın kılavuzluğu sana yetmiyor mu? Onun sayesinde herşeyi yıldızları bile öğreneceksin.."diyordu. Daha sonra da; "Nostradamus bunları nasıl yazabildi? Nasıl bu kehanetlerde bulunabildi?"derken, gizemi çözmek için ne kadar zorlandığını anlatmak amacındaydı. Gerek Goethe, gerekse de Nostradamus ile yakından ilgilenen Jung ve Russell onun bir bilim adamı, binlerce can kurtaran iyi bir doktor, başarılı bir kimyager ve İnsanlığın geleceğini gören iyi bir kahin olduğunu söylerler ama Nostradamus gelecekle ilgili yazdıklarını bir tülle örttü zira kendine insan diyen canlı türünün zaaflarını da iyi biliyordu, istedi ki eğer bu tülü aralayabilecek olanlar varsa gerçeği ancak onlar bilsinler ve bilgelikleri oranında görebildiklerini anlatsınlar. Ve bu kural aslında İnsanlık kadar eski, bilinç kadar özgün bir gizem kuralıdır.
 

Nostradamus´un kehanetleri : Yüzyıllar (Centuries)

Şu anda Nostradamus´a ait olduğu kabul edilen "Centuries" yani "Yüzlükler"in dizini şöyledir;

. Cesar´a Mektup,
. Tam olan 900 Dörtlük yani 7. hariç birden ona kadar,
. 7.Yüzlük´den 53 Dörtlük ve 12.Yüzlük´den 14 Dörtlük,
. 57 Adet Altılık,
. 142 Dörtlük´ten oluşan "Presages" yani "Kehanetler"
 

1555´de "Centuries"in ilk baskısı yapılmıştı, asistanı Chavigny´nin ve oğlu Cesar´ın yazdıklarından, bunu uzun yıllar çalıştıktan sonra yaptığını öğreniyoruz. Oğluna yazdığı mektuptan yayınlama kararını kolay veremediği ve çok düşündüğü anlaşılır. İlk baskının adı "Les Propheties de Me. Michel Nostradamus" yani "Michel Nostradamus´un Kehanetleri"idi. 1555 yılı Mart ayında, Lyon´da yayıncı Marc Bonhomme tarafından basıldı, üç tom Yüzlük ve 53 Dörtlüğü olan dördüncü Yüzlüğü kapsıyordu. Bir Yüzlük, yüz adet dörder satırlık Dörtlük demektir. Daha sonraki baskılarda diğer Yüzlükler yer aldı, demek ki Nostradamus ya basım anına kadar o kadar Dörtlük hazırlamıştı ya da o kadarınının basılmasını uygun gördü. Nedeni belli değil, Chavigny´de belirtmiyor.

Önce de belirtildiği gibi, Dörtlükler de hiçbir yazın kuralı yoktur, dilbilgisi kurallarına da raslanmaz. Zaman dizeleri ve uyumu da yoktur, bir Dörtlük geçmiş zamanla başlar gelecek veya şimdiki zamanla sona erer veya tersi olur. Bir dize de sadece fiiller, ötekinde sadece zamirler vardır, çoğul ve tekil ayrımı görülmez. Bir Kraldan veya önemli birinden söz ederken bir çok farklı ad kullanır ama kasdedilen hep aynı kişimidir, anlaşılmaz. Yerler ve Astrolojik veriler belirsiz ve genellemeler olarak görülür, çok sık özellikle Provence kentleri başta olmak üzere kent ve kasaba adları verilir, sanki söz konusu felaketler hep buralar için geçerlidir. Ama ciddi bir araştırma sonucunda bunun da bir şifre olduğu anlaşılmıştır, Kahin Provence Fransası´nın kentleri kendince bir şifre olarak kullanmıştır. Zaman zaman da kentlerin coğrafi konumları, Astrolojik zamanlamaları simgeler yani gezegenlerin belli bir tarihte alacakları gök konumunun izdüşümünü gösterir. Kısacası, olabildiğince karmaşık, kaotik bir düzen gizlidir.

Peki Nostradamus, salt Astroloji ile mi bu sonuçlara vardı? İşte asıl karanlık yön buradadır, ilerde görüleceği gibi kehanetlerini nasıl yaptığını özgün diliyle anlatırken, farklı birşeyleri vurgular. Nostradamus´un kitaplığında çok gizli ve yasak kitapların bulunduğu söylenir, bunlardan birisi "Süleyman´ın Anahtarları", bir diğeri de efsanevi Mısırlı Gizemci İamblichus´un "Sırlar" kitabıdır. "Süleyman´ın Anahtarları" çok gizli bir kitaptı, anlatılan öykülere bakılırsa 12.Yüzyıl´da Bizanslı Tarihçi Chonensis tarafından bir kopyası İmparator´a sunulmuştu, kitap doğadışı bilinmeyen güçlerle ilişki yöntemlerini ve kehanetde bulunmanın sırlarını anlatıyor ve öğretiyordu. 1350´deki Papa VI.İnnocent´in bu kitabın eline geçen bazı bölümlerini dini törenle yaktırdığı da anlatılır. Bugün Paris´deki Arsenal Müzesi´nde "Süleyman´ın Anahtarları"nın bir kopyası olduğu bilinen bir kitap vardır, eğer sözü edilen kitap bu değilse dahi, karşımızda yine de anlaşılmaz bir kitap çıkar. Müzedeki kitabın metni İbranice, Latince, Grekçe, Arapça yazılmıştır ve hatta birkaç yerinde antik Kalde dili kullanılır. Tamamen simgeseldir, tek bir kelimesi dahi anlaşılamaz, deli saçması gibi gözükür ama altında bir gizemin yattığı kesindir, kısacası kitap dev bir bilmecedir. Nostradamus kitabının 1.Yüzlüğünün 42.Dörtlüğü´nde garip bir metodu işaret eder, öyleyse onun bazı garip ve bilinmeyen bir yolla kehanetlerini oluşturduğunu da düşünebiliriz ama ne olduğu hakkında pek birşey söylememiz mümkün değildir fakat kesin olan tek şey Astroloji´yi kesin kullanmış olduğudur ama tek başına değil.

Nostradamus´un ölümünden sonra, odasında bazı belgelerin bulunduğundan söz edilir, ayrıca bir sepetin içinde de bir tomar kağıt vardır. Herşeyi yok eden eden ve vasiyetinde kesin kurallar koyan kahin, bunları nasıl unutmuş olabilir? Bir kasıt olabilir mi? 1605 yılında Vincent Sere adlı bir araştırmacı, söz konusu belgeleri eline geçirdiğini iddia etti, gerçekten de bazıları 1568´de basılan ikinci "Centuries"de bulunan dörtlükleri içeriyorlardı. Ama diğerleri "Centuries"in hiçbir baskısında yer almıyorlardı ve bir de Altılıklar yani altışar dizelik kehanetler vardı ama tarzları Nostradamus´un alışılmış uslübunu yansıtmıyorlardı, daha hafif ve daha düzenli şiirsel bir havaları vardı. Belki de bunları bir başkası kaleme almıştı. Daha sonra başka kehanetlerin bulunduğu da iddia edildi, artık "Centuries"in orjinal baskılarının dışında kalan kehanetlere gerçek olsalar dahi inanmanın imkanı yoktu. 1555´deki ilk baskıdan sonra 1558 ve 1566´da "Centuries" Lyon´da Pierre Rigaud tarafından iki kez daha basıldı, 1558 baskısının bir nüshası bugün Bibliotheque de Paris´de bulunmaktadır, bu nüshada yedi tam Yüzlük vardır. 1566 baskısında ise "Kral Henri II´ye Mektup", sekizinci, dokuzuncu ve onuncu Yüzlükler eklenmiştir. 1568 baskısında ise yani Kahin´in ölümünden sonraki ilk baskıda 57 Altılık eklenmiştir ama gerçek Nostradamus uzmanları bunları reddetmekte ve uydurma olduklarını belirtmektedirler. Hatta bunları dönemin Fransa Başbakanı Cardinal Mazarin´in yazmış olduğu da söylenmektedir. 1643-1839 arasında "Centuries" tam onbeş kez basıldı, 1839´da Avignon´da yapılan baskıda araştırmacılar Bareste ve Le Pelletier´in yorumları da vardı. Yorum olayı ilk kez kitaba giriyordu. Hoş daha sonraları James Laver tarafından yapılan yorumların dışında bir daha bu kadar ciddi ve tarafsız yorumlar yapılmadı.
 

Nostradamus´un krala mektubu

Bu toplamda 1056 Dörtlük ve 57 Altılık yani 4556 dize ortaya çıkar. Ama kuşkular sürmektedir, tümü Nostradamus´a mı aittir? Zaman "Centuries" neleri kattı? Yapılan sayısız baskıda birşeyler eklenip, çıkarıldı mı? Ya hepsi bu kadar mı? Cevaplar yok ve bu yüzden de sadece 1558 ve 1568 baskılarının üzerinde durmak gerekiyor, ciddi araştırmacıların önerileri de bu yoldadır.

Kral Henri II´ye Mektup bölümünde Kahin Kral´a, geleceği çok açık bir dille anlatacağını ama ardından da karışık bir anlatım kullanacağını da anlatır. Önce de belirtilmişti, acaba Nostradamus gerçekten Kral Henri II´ye ve Kraliçe Medici´ye özgün şifreleri vermiş miydi? Günümüzün ticari yorumcularından Jean Fontbrune, tüm şifreleri çözdüğünü iddia ederek, satış rekorları kıran ve onlarca defa basılan bir yorum kitabı yazmıştır ama aslında bu saçma kitabın ardında ciddi biri vardır, Jean Fontbrune´un babası Dr.Max Fontbrune, önemli araştırmaları o yapmıştır, oğlu babasının çalışmalarını çarpıtmış ve tahrif etmiştir. Dr.Max Fontbrune´e göre "Centuries"in üçte ikisi 20,Yüzyıl´a aittir, bir diğer uzman olan Vignois ise ağırlığın 16. ve 19. Yüzyıllar olduğunu düşünür, Bareste ise Dörtlüklerin çoğunluğunun Fransa ile ilgili olduğunu ileri sürer. Aslında bu yorumcular da kendi çağlarına uygun çalışmalar ve iddialar içindedirler. Yanlız "Centuries"in üçte ikisinin yüzyılımıza ait olduğunu pek düşünemeyiz çünkü Kahin öncelikle Fransız´dır ve kendi ülkesinin geleceğine ağırlık vermiştir. Kehanetlerde ağırlık sırayla önce Fransa, sonra Hıristiyanlık ve de Avrupa ile ilgilidir. Örneğin Japonya´dan söz etmez, Amerika kıtaları ABD hariç birkaç yer dışında az yer alır, Avustralya ve Afrika hiç yoktur yani İdi Amin´den söz etmez ve tabii Orta Doğu ve Türkiye´den de çok az söz eder, değindiği yerler Hıristiyanlığın İslamiyet´le olan ilgisi düzeyinde ve gereğindedir.

Nostradamus veya "Centuries" aslında tam olarak başka bir dile çevrilemez çünkü kullandığı dilin özelliği ve sembolizması buna izin vermez ancak özgün kelimeler korunarak aktarılabilir, bu nedenle başka dillere yapılan "Centuries" çevirileri yakıştırma ve eklemelerle doludur. Gerçek anlamları yakalamak mümkün değildir, burada ise sadece gerçek uzmanların belli bir noktada buluştukları örnekler alınmıştır. Kehanetlerde gizlenen sırlar belki hiçbir zaman açığa çıkarılamayacaktır, zaten Kahin´in amacı da buydu. Nostradamus´un temel düşüncesi İnsanoğlu´nun uyarılması ve doğru yola yönlenmesiydi. Zaten "Centuries"in hiçbir yerinde savaşa, düşmanlığa, ayrıma yönelik bir tahrik ve teşvik yoktur, örneğin Müslümanların Avrupa´ya yönelecek olan tehdit ve saldırılarından İslamiyet´i kötüleyen bir sözü yoktur.

Belki de bu kadarının yani kehanetlerin bu kadar yorumlanabilmesi de yeterlidir zaten kitabın güncel doğru veya yanlış çevirilerine göz atılırsa, yeterince uyarının ve oluşacak olan hataların net bir biçimde anlatıldığı ortadadır, fazla söze gerek kalmaz. Gelecekte olacakların veya gerçekleşecek olan olayların çok kesin olarak yer ve zamanlarıyla bilinmesi bir anlamda pek gerekli de değildir hatta hata olabilir. Kararlarımızı gezegenimize ve kültürümüze göre değişen doğru yanlış deneylerinden sonra hür irademizle vermek zorundayız. Binlerce yıldan bu yana, iyi veya kötü milyar zahmetle bu ana ulaşan uygarlığımızın artık bir çocuk gibi elinden tutularak doğru yola götürülmesini hala beklemek abestir. Kısacası kendi doğrularımızı, kendi yanlışlarımıza baka baka bulmalıyız, aynamız karşımızdadır, bakmamız yeter. Şimdi Michel de Nostradamus´un "Centuries"de oğlu Cesar´a doğumundan hemen önce yazdığı mektubu gözden geçirelim çünkü bu mektup kehanetlerin nitelikleri ve nicelikleri hakkında yine özgün de olsa önemli bulguları önümüze getirmektedir.
 

Nostradamus´un oğlu Sezar´a mektubu

(Bazı araştırmacılar bu mektupta Nostradamus´un yine şaşırtmaca yaptığı ve mektubu aslında oğluna değil, gelecekteki uzmanlara yönelik yazıldığı düşüncesindedirler.)

Oğlum Nostradamus Cesar, Senin dünyaya gelişin yaşamımın, uzun çalışmalarımın ve yazdıklarımın anlamı oldu, yazdıklarım yaşamımın büyük bir kısmını aldı. Tanrı´nın bana verdiği olanaklarla İnsanlığın ve bilimin iyiliği için astronomik bir devrimdir bu. Sen, gelecekte sana yaşamını verenin müziğini terketmiş olabilirsin, Sonsuza dek yaşayan Tanrı biliyor ki, sen kötülük dolu dünyada , bu doğal ışık bilgisini göremeyebilirsin. Ama bu bilgiyi elde edeceğin güne kadar geçecek olan zamanı da şimdi söylemek istemiyorum. Ben öldükten sonra, bilgi düzeyinle anlatacaklarımı mantıken kavraman mümkün değil ve şu anda istediklerimi çok açık yazmam da mümkün değil çünkü zamanın yalancılığı içinde deforme edilebilir. Bu nedenlerle, kehanetlerimin gerçekliği vasiyet ettiğim gibi kalan bedenimle beraber toprağa gömülecektir. Ama yazdıklarımdan hoşnudum, madem Tanrı´nın yüce gücü herşeye hükmediyor öyleyse İnsanın ortaya koyduklarında da fayda var. Tanrı bize tek yol gesterecek olandır, bizler geleceği basit orjilerle, büyülerle, akıl almaz şeylerle değil, astronomik gerçeklerle öğrenmeliyiz. Ancak o zaman, Tanrı´nın Yüce Işığı ile kehanet gücü bize detayları gösterebilir. Sık sık duyacağın gibi, benim kehanetlerim sadece Tanrı yolu ile ortaya çıkmıştır. Bir çok defa olacak olan iyi veya acı olayları önceden görebildim ve bunlar dünyanın birçok yerinde gerçekleştiler. Dörtlüklerimin anlaşılmasını sağlamak yerine, yasakları ve bazı gerçek dışı eleştirileri göze alarak anlamlarını saklamak zorunda kaldım. Bunu sadece bu mektubu yazdığım bu an için değil, gelecekteki olaylar için de yaptım. Devletler için yaptığım kehanetleri yazılı olarak dahi ortaya koymadım. Aynı şeyi dine karşı olacak gerçekler için de yaptım. Olacakları açıklamış olsaydım, devlet yöneticileri, din yetkilileri ve çeşitli inançlara sahip olanlar çok şey öğrenmiş olurlar, yazdıklarımı reddederler, eserimin yayınına ve yayılmasına engel olurlardı. Ama şu da var ki, aslında yazdıklarımın gerçekleşeceğine de inanmış olurlar bunu da kullanırlardı, gerçekleri ancak olaylar yaklaşırken mevkileri gereği anlayacaklardır.

Çok uzun zamandan beri kehanetlerde bulunuyorum, kehanetlerim çoğu gelecekle ilgili, çok şey olacak ve geçip geçecek. Sessiz kalmaya zorunluyum zaten başka bir çarem de yok. Zamanımızdan geleceğe uzanan bağlar var ve bu bağlar beni mahkum ediyor. Eğer herşeyi açıkça yazarsam, krallıkların, mezheplerin ve dinlerin birbirlerine karşıt ve şimdikinden çok başka olacakları görülecek. Herşeyi açık açık birbirine bağlarsam, devletler, dinsel ve siyasi kuruluşlar ve dini yasalar yok olabilirler. Gelecekteki hayalleri ve gizli amaçları biliyorum ama hiçbirşey yok olmamalı. Dilimi bağladım, kalemimi kağıtlardan uzak tuttum ve bayağı düşüncelerden korktum.

Sonra anlamları genişletmeyi ve değiştirmeyi düşündüm, etkili olsunlar halkın düzeyine ve sesine katkı olsun dedim, ufak yorumlardan öteye gidilemesin ama anlaşılmazlıkla ters anlamlı cümleler kullandım. Kehanetleri daha açık yazarsam, skandallar, rezaletler çıkabilir, derin anlamlı, çok ince sezgiye yönelik bir şekilde yazdım, sayılarla başlıkladım ve örttüm böylece açık kehanetleri bulutladım. Gerçek Kurtarıcı´nın prensibinde dediği gibi, ne yüce olan bir şeyi köpeklere verin, ne de mücevherlerinizi domuzlara . Çünkü o zaman verdikleriniz size silah olarak kullanılabilir. Dolayısıyla ben halkın ve sıradan olanların anlamayacağı bir dili kullandım. İnsanlıkla doğrudan ilgili olayları yazdım, bunu yaparken anlaşılmayacak bir tarzda lisanı çarpıtarak, kısık cümleler kullandım ama hepsi gelecekle ilgilidir. Keşfettiğim en önemli kehanetlerde bile böyle yaptım.

İnsanlar arasında büyük değişimler olacaktır. Ne olursa olsun yani kehanetlerim ne kadar doğru çıkarsa çıksın kuşkuculukları hiç azalmayacaktır. O zaman ben gördüklerimi sisle kapladım çünkü gerçekleri yazmıştım. Maddecilerden, bilginlerden, krallardan, güçlülerden herşeyi sakladım ama basit olanlar anlayabilirler. Sadece onlar değil, gülyüzlüler ve Tanrı elçileri de anlayabilirler. Çünkü bunlar ölümsüz Yüce Tanrı ve iyi melekler aracılığı ile kehanet ruhuna sahiptirler ve bu şekilde gelecekle ilgili çok şeyi görebilir ve öğrenebilirler. Hiçbir şey Tanrı´nın görüşünün dışında asla var olamaz.O´nun gücü ve iyiliği o kadar büyüktür ki ve O´nun varlığını içinde taşıyanlar büyük sezgilere sahip olabilirler. O sıcak ve kudretli bir Işık. Varlık bize o kadar yaklaşıyor ki, sanki dev bir güneşin ışınları yoğun bir biçimde içimize doluyor.

Biz insanlar için tüm bildiklerimiz, bütün dehamız, tanıdığımız gizli güçler bile Tanrısal Gizem´e ulaşmamız için yeterli değildir. Nedeni zamanı anlayamamızdır ama Tanrı bulunduğumuz zamanda bazılarına bazı olayları bildirmek istedi. Bunu da yani gizli olayları bazı hayal görüntülerle ve Astroloji bağlantısı ile yaptı. Geçmişteki bazı gizli kutsal kişisel ve kudretli olaylar da ince ateş görünümünde verildi. Böyle aktarılan olayları ve insansal ve de kutsal değişimleri sözünü ettiğim kişiler anlamışlardır. Ve bu kutsal opera tamamiyle bir bütündür. Tanrı bunları tamamlatır. Yaradılış ve Varoluş meleklerin aracılığı ile, Bitiş yani İnsanlığın Sonu ise Şeytan´ın aracılığı ile olur. Biliyorum Oğlum, çok karanlık ve müphem konuşuyorum. Ancak bu kutsal olaylar (Ki bu ince ışığın verdiği) yani kutsal ışıktan alınan kutsal olaylar, bazen uzaktaki bir yıldızı görmeğe benzerler. Fakat bazı sözleri söylerken dikkatli olmamız gerek, olayları yazarken ve söylerken bazı kişiler tarafından sorumsuzca davranıldığı konusunda itham edilmemek için. Olaylar Tanrı´nın Kutsal Gücü´n den geliyor ve O´nun sonsuz iyilikseverliğinden. Kehanetleri yapacağım zaman, ruhsal bir ses aniden geliyor, kimsenin yardımı olmaksızın, suyun üzeri sisleniyor ve ışığı olmayan bir alev görünüyor, aynen aynadaki gibi ve sisler arasından geleceğin olaylarını görüyorum. Oğlum benim, şu an içinde yaşadığımız dönem için kutsal bir sözcük kullanmak istemiyorum. Bugün Kahin diye tanımlanan kimse aslında sadece geçmişi düşünen kimsedir.

Oğlum benim, gerçek Kahin gelecekte olabilecek olan şeyleri, bugünkü olaylarla bağlantısı olmadan düşünebilen kişidir yani içinde bulunduğu durumdan etkilenmez, olay gerçekleşdiği zaman Kahin kehanetin açıklığına istinaden İlahi ve maddesel olayları açıkça görebilir. Ancak bazı kehanetler gerçekleşmez çünkü kehanet çok uzun bir geleceğe bağlıdır. Tanrı´nın gizlilikleri İnsanlar için kolay anlaşılamaz. Olayların gerçekleşmesi bazen çok uzun bir zaman ister ve bu zaman İnsanın algılamasından çok ötededir. Bazen gelecekteki olaylar ancak kehanet bilgilerini anlayanlar tarafından kehanet edilmiş olarak tanımlanırlar, ki bu onların hür iradeli bilgilerinin özüdür. Bu, ne bir bilim aracılığı ile öğrenilebilir, ne de şimdiki zamanda olanların anlaşılmasıyla anlaşılır. Çoğunluklar yaşanan zamanın en yakınındaki olayları ancak bilebilirler. Çünkü gelecekteki olaylar geçmişle beraber bir sonsuzun bağlantısıdır ama bu görünmez bağlantı yıldızların hareketlerinde görülebilir. Bunların nedenleri, göğün hareketine bağlıdır.

Oğlum, söylev vermiyorum ama senin beni iyi anlaman gerekiyor. Senin gelişmiş zekanın dahi tanımlamalarımı anlayamaması, gelecekte olacak olayları da makul olarak anlamana engel olur. Oysa, öğrenilecek olanlar ruhun entellektüel yaradılışındadır. Aslında gelecekteki olaylar ne aşırı gizli, ne de saklıdır. Gelecekteki olayların bir bütün olarak öğrenilmesi, "kutsal bir düşünce tarzı" olmadan mümkün olamaz. Çünkü tüm kehanet düşüncesinin kaynağı aktif olarak Yaratıcı Tanrı´dan gelir. Ruh, alıcı yani özümleyicidir, doğal olarak gezegenler arası ışınları algılar ve etkileri alır. Üç olay yani "Kutsal düşünce ve hazırlık-Tanrı´nın verdikleri-Gezegensel algılamalar"sonucunda gelecek görülebilir ve bunlar biribirinden hiç farklı değildir. Burası zordur, madem ki bir şeyin olması veya olmaması insanın hür iradesiyle zekası tarafından gerçekleştirildiğine göre, karanlıkta kalan okült olayları sadece ses veya maji aracılığıyla görebilir. Bu ateş ya da alev aracılığı ile gereken yardım Limbo´dan çıkar (Henüz doğmamış olanlarla, vaftiz olduktan sonra ölen çocukların ruhlarının bulunduğu yer), bu şekilde gelecekte olacak olan olayların hangi yönde gerçekleşeceğini öğrenmek mümkündür.

Bu nedenle Oğlum, sana yalvarıyorum. Hiçbir zaman dünyasal mantığını kullanarak bedenini kurutan hayallere ve egoizmaya kapılma, bunlar ruhu kayba ve ölüme gönderirler. Gelecekteki olaylar bizlere kutsal yazılar ve Tanrısal vahiyler aracılığı ile bize zaten aktarılmıştır ama nedense Astrolojik öğeler bunun dışındadır. Astroloji aracılığı ile uzun hesaplar yapar ve Tanrısal vahiylerle bugünkü kehanetlerimi yazdım. Her ne kadar bu büyülü felsefe açıkça yasaklanmamış dahi olsa, ben çoğu yerde saçma gibi gözüken gizli şeyleri çok açıkça ortaya koymaktan kaçındım. Bunlar asırlarca saklı kalmıştı ama sonradan elime geçti. Bu bilginin kullanımı konusunda önceleri şüphem vardı ve hatta bir kısmını Volkan´ın ateşine verdim. Ateşin gücü ve alevler bunları yakarken bir alev havada dansederken garip bir ışık yansıyordu. Normal bir alevden çok daha üstün şimşek gibi havada çakarcasına bulunduğum yeri ışıkla örüyordu. Sonunda karar verdim, gelecekte bu büyülü kitaplardan istifade etmeyecektim, ayın, güneşin ve yer altındaki metallerin gerçekleştireceği total değişimi görmemek için bunları kül haline getirdim.
 

 

Bu nedenle Oğlum, bilgiler yetersiz dahi olsa doğal olan karanlık ve mavi ışığın yardımıyla gelecek hakkında kehanetlerde bulunmak mümkündür. İlle de bir kehanet ruhunun ve kahin yeteneğinin şart olduğunu söylemek istemiyorum zira ben gökyüzünün ruhundan çok uzağım. Uzaklığım kadar da ayaklarım yeryüzüne o kadar bağlıdır. Ben de bir günahkarım ama yanlış yapmadım ve yalancı değilim. Bu gezegende yaşayan ve kötülüklerin altında ezilen insanlardan farklı değilim ama geceler boyu çalışarak, vahiyler ve uzun hesaplar sonucunda Kehanet Kitabı´nı oluşturdum. Her Kehanet Kitabı, yüzer dörtlükten oluşmaktadır, kapalı ve gizemli ifadelerle örtülmüş ve astronomik bilgilerle örülmüştür. Günümüzden, 3797 yılına kadar olan devri kapsamaktadır. Bazılarının kehanetlerimin tarihleri konusunda kafa sallayabilirler ama tümü Ay´ın hükümranlığı sırasında gerçekleşecek ve İnsanlık tarafından zeka yoluyla anlaşılacaktır.

Sen dahi Oğlum, İnsanlığın hedefi olan zamana kadar yaşasan bile, göreceksin ki bilgiyle, çalışmayla gökte geleceği görmen mümkündür. Eğer Ulu Tanrı, sonsuzu tanıyan tek varlık ise, kehanet O´ndan kaynaklanmaktadır, bunu içtenlikle söylüyorum. O´nun yüce, sonsuz ve anlaşılmaz iyiliği sonucunda uzun bir vahiy gelmiş ve bize geleceği anlatmak istemiştir. Bu Tanrısal açıklamaya teşekkür ederek, iki temel unsuru bilmeliyiz. Vahiy zekadır, gelecek görülebilir, zekayı etkileyen, doğaüstü bir ışıkla aydınlatan ilham birincisidir. Diğeri ise, geleceği öğrenen kişinin, Yıldızlar Doktrini ile kehanet yaptığıdır.

Peygamberler vahiy yoluyla herşeyi açıklayabilirler. Tanrısal Ruh, onlara doğal bir seçim sonucunda bir armağan vermiştir, peygamber bilir ki kehanette bulunduğu şey doğru ve gerçektir. Kaynağı gökteki Tanrı´dır. Vahiy bir alev. bir ışık gibidir ama hiç azalmaz. Astrologlar da, yıldızların ve gezegenlerin doğal ışınlarının bilgisinden o kadar emindirler ki, vahiylerden de yararlanarak en derin uçurumları dahi keşfedebilirler. Ama Oğlum, burada durmalıyım. Daha çok ileri giderek, bu konuya fazla girmek istemiyorum, ruhunun kapasitesini denemek amacında değilim. Daha yazarsam büyük kayıplar olabilir.

Şunu söyleyebilirim ki, gelecek olan Son´dan önce dünya bir çok defa tufanlarla karşılaşacaktır. Yeryüzündeki her kıta sular altında kalacaktır, bu tufanlar o kadar uzun sürecek ki, denizlerde ve yüksek dağlarda yaşayanların dışındaki herkes ölecektir. Ama tufanlardan önce birçok yerde yağmurlar az ve kısıtlı olacaktır. Gökten yoğun biçimde yanık ve ateşli taşlar düşecek ve bu olay çok ani olacaktır. Son kıyametten önce, Mars Gezegeni evresini bitirirken bu olaylar başlayacaktır. Gezegenlerin bakire yıldız kümesinde toplandıklarında ve diğerlerinin Yengeç Burcu´nda olduklarında, daha uzun yıllar sonra. Şu anda bizi Yüce Tanrı´nın doğrultusunda Ay yönetiyor, bu dönemin ardından Güneş evresi gelecek, daha sonra da Satürn. İşte Satürn evresinin hakimiyeti dünyasal devrimin yaklaştığı zaman olacaktır. Şu an için şunu yazabilirim ki, 477 yıl, 3 ay ve 11 gün sonra hastalıklar, kıtlıklar, savaşlar, tufanlar nedeniyle başlangıçta ve sonda toplum çok az olacaktır. Yeryüzünde insan çok azalacaktır ve onlar da kalan toprakları işleyecek kadar çok olamayacaklar ve toprak kendi halinde kalacaktır. Göksel hareketlerde bizler henüz Yedinci Binlik´teyiz, Sekizinci´ye yaklaşırken yani Sekizinci Çember yaklaşırken Satürn gökte gözükecektir. O zaman gök yine harekete başlayacak ve Yüce Tanrı devrini tamamlamak üzere gelecektir.

Spiral hareketler, yeryüzünü stabil ve normal tutabilecek güçtedirler ama bu değişecek ve yeryüzü sonsuza kadar aynı eğimde kalmayacaktır. Yaratıcı Tanrı gönderdiği ateş ve alev haberciliğiyle bizim irademizle ve hatta gözlerimizle görecek kadar bilgi gönderir, buna geleceğin yorumu da dahildir. Amaç gören kişinin diğerlerine gördüklerini aktarmasıdır. Kehanetlerimin görünür ve anlaşılır halleri vardır ama bazıları hayal olabilir. Akıl açıktır madem ki herşey Tanrısal Nefs aracılığı ile görülebilir, buna geleceğin ruhu da dahildir. Gün boyunca yaptığım astronomik hesapların gösterdiği gerçekler, gelecekle ilgili kutsal kehanetlerle homojen olarak kaynaşmıştır ama unutma astronomik hesaplar serbest iradeden kaynaklanırlar. Şimdi dinle Oğlum, gezegenlerin yörüngelerindeki hesaplarımla, bana vahyedilenlerin açıklamaları uyum içindedir. Ölümün kılıcı bize korkunç savaşlar ve hastalıklarla yaklaşmaktadır. Öyle savaşlar olacaktır ki, son üç nesilde görülenler hiçtir, korkunç bir kıtlık yeryüzünü dehşetle vuracaktır. Yıldızların bağlantılarının gösterdiği gibi böyle olacaktır. Çünkü gerçekten denildi ki, onların haksızlıklarını, günahlarını demir bir sopa ile ve kırbaçla cezalandıracağım.

Tanrı´nın lütfu asla kaybolmayacaktır Oğlum, büyük tufanlar gerçekleşene kadar. O korkunç tufanlar sırasında Tanrı diyecektir ki, onlara acımayacağım. Kehanetlerimde bunların olacağı zamanları ve yerleri hatta başlangıç ve bitiş zamanlarını açıkça bildirdim. Bazı insanlar bunları görüp anlayacaklar. Olaylar kesinlikle gerçeleşecektir, o zaman sağ kalanlar daha sonra gerçekleşecek olanları çok daha açık olarak öğrenecekler. Ancak cehaletin ortadan kalkacağı dönemler geldiğinde olaylar daha açık olacaktır. Oğlum, burada bitiriyorum, baban Michel Nostradamus´dan bu armağanı kabul et, baban mevcut dörtlüklerinin içindeki kapalı kehanetlerimin her birini anlamanı ümit etmekte.

Tanrı´nın mutluluk, iyi bir verimlilik, uzun bir yaşam vermesini diliyorum senin için ve dua ediyorum.

Baban Michel de Nostradamus